Arnavutluk turu sırasında her şehirde farklı bir atmosferle karşılaştım. Kimi yerler bana Ege kasabalarını andırdı, kimi yerlerde ise Avrupa’nın taş sokaklı şehirlerini yaşadım. Birkaç günle sınırlı bir gezi yapmak zor olabilir çünkü her şehirde kalıp biraz soluklanmak isteyebilirsiniz. Ulaşım kolay, yollar genel olarak düzgün ama bazı bölgelerde dağ yollarında dikkatli olmak gerekiyor. Kiralık araçla gezmek en mantıklısıydı. Aşağıda ziyaret ettiğim yerlerden bazılarını sizinle de paylaşmak istiyorum.
Tiran (Başkent) Şehri
Tiran’a indiğimde ilk dikkatimi çeken şey canlı sokaklar oldu. Şehir hem modern hem de geçmişten izler taşıyor. Ana meydan olan Skanderbeg Meydanı’nda yürüyüş yaparken bir yanda İskender Bey Heykeli’ni diğer yanda Ethem Bey Camii’ni görebiliyorsunuz. Kalabalık ama düzenli bir şehir. Tiran’da Blloku bölgesi akşamları oldukça hareketli. Kafeler, restoranlar ve barlar dolup taşıyor. Yerel halk da oldukça yardımsever. Müze gezmeyi seviyorsanız Bunk’Art’ı mutlaka öneririm. Soğuk Savaş döneminden kalma bir nükleer sığınak. İçeri girdiğinizde zamanda yolculuk yapıyor gibi hissediyorsunuz.

Butrint Antik Kenti
Butrint Antik Kenti, UNESCO Dünya Mirası listesinde ve boşuna değil. Burada yürürken binlerce yıllık taşların üzerinde adım attığımı bilmek tüylerimi diken diken etti. Tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Roma, Bizans ve Osmanlı izlerini bir arada görebiliyorsunuz. En çok etkilendiğim yapı, antik tiyatrosu oldu. Tepenin üzerine çıktığımda göl manzarası eşliğinde bu kalıntılara bakmak, gerçekten unutulmazdı. Burası doğayla tarihin kusursuz bir birleşimi. Kuş sesleri, yeşillikler ve tarih… Eğer antik kent gezilerini seviyorsanız burayı mutlaka listenize alın derim.

Ksamil Plajları
İtiraf edeyim, Arnavutluk’un böyle güzel sahilleri olabileceğini düşünmemiştim. Ksamil Plajları tam bir Akdeniz cenneti. Turkuaz deniz, bembeyaz kumlar ve sakinlik… Tatilin en dinlendirici kısmı burada geçti. Denizi gerçekten tertemiz ve sığ. Özellikle küçük adacıklara kayıkla geçmek çok keyifliydi. Yerel halkın işlettiği küçük restoranlarda deniz ürünleri yedim. Kalamar tava ve deniz mahsullü makarna favorimdi. Turistik ama fiyatlar hâlâ oldukça uygun. Temmuz ayında gitmeme rağmen kalabalık bunaltıcı seviyede değildi. Eğer deniz tatili de planlıyorsanız Ksamil kesinlikle uğranması gereken bir yer.

Mavi Göz (Syri i Kaltër)
Arnavutluk’un bana göre en büyüleyici doğal güzelliklerinden biri Mavi Göz oldu. Doğrusu, internetten fotoğraflarını görüp çok etkilenmiştim ama oraya vardığımda hissettiğim şey çok daha fazlasıydı. Su öyle berrak ve maviydi ki bakmaya doyamadım. Küçük bir orman patikasından geçerek ulaşıyorsunuz, yürüyüş kısa ama keyifli. Kaynağın derinliği tam olarak ölçülememiş, dalgıçlar bile 50 metreye kadar inmiş ama hâlâ dibi görünmüyor. Yanında bir de küçük kafe var, oturup bu manzarayı izleyerek kahve içmek ruhuma çok iyi geldi. Yüzmek serbest değil ama ayaklarınızı suya sokabiliyorsunuz. Buz gibi suyun dinçleştirici etkisi anlatılmaz yaşanır. Doğayla baş başa kalmak isteyenler için şahane bir nokta.

Gjirokastër
Gjirokastër, Arnavutluk’ta beni en çok etkileyen şehirlerden biri oldu. Taş evleri, dik yokuşlu sokakları ve kale manzarasıyla sanki zamanda yolculuk yapıyormuşum gibi hissettirdi. UNESCO korumasında olan bu şehirde özellikle kale bölgesine çıkmak çok keyifliydi. Manzara muazzam. Kale içinde eski silahlar, zindanlar ve Arnavutluk tarihine dair detaylar bulunuyor. Şehir merkezinde ise taş evler, yerel dükkanlar ve kafe tarzı yerler var. Özellikle bir yerel hanın içinde oturup yöresel tatlı olan “oshaf”ı yedim. Kuru incirli, yoğurtlu ilginç bir lezzetti. Gjirokastër’in tarihi atmosferi o kadar etkileyici ki kendinizi eski bir film sahnesindeymiş gibi hissediyorsunuz. Bence Arnavutluk turunun olmazsa olmazı.

Berat Şehri
Berat, “Bin Pencereli Şehir” olarak biliniyor ve bu unvanı gerçekten hak ediyor. Nehrin iki yakasına kurulmuş bu şehirdeki evlerin hepsi beyaz, taş yapılar ve geniş pencereli. Tepedeki kaleye çıkarken dar sokaklardan geçiyorsunuz. Her adımda fotoğraf çekmek isteyebilirsiniz çünkü manzaralar gerçekten etkileyici. Kaleye çıktığımda şehrin tamamı ayaklarımın altındaydı. Ayrıca bu kalenin içinde hâlâ insanlar yaşıyor, bu da burayı daha da özel kılıyor. Akşam saatlerinde güneş şehri öyle güzel aydınlatıyor ki gün batımı manzarası unutulmazdı. Sessiz, huzurlu bir şehir. Kalabalıktan uzaklaşıp kafa dinlemek isteyenler için birebir. Berat’ı görmeden Arnavutluk’tan dönmeyin derim.
Arnavutluk Mutfağı
Arnavutluk’ta geçirdiğim günler boyunca beni en çok şaşırtan şeylerden biri mutfak kültürü oldu. Özellikle ev yemekleri gibi servis edilen doğal ve yoğun lezzetler, bana çocukluğumdaki tatları hatırlattı. Sokak aralarında bile tertemiz ve uygun fiyatlı restoranlar bulmak mümkün. Menüde Türkçe yok ama çoğu yerde İngilizce seçenek mevcut. Birkaç farklı yemeği deneme şansım oldu ve kesinlikle favorilerimi burada sizinle de paylaşmak isterim:
- Fërgesë: Domates, biber ve lor peyniriyle yapılan bu sıcak meze bol ekmekle harika gidiyor.
- Tave Kosi: Kuzu eti ve yoğurtla yapılan geleneksel bir fırın yemeği. Yoğun ama dengeli bir lezzeti var.
- Byrek: Neredeyse her köşede bulunuyor. Peynirli, ıspanaklı ve etli çeşitleri var. Atıştırmalık olarak çok pratik.
- Trilece ve Baklava: Tatlı kısmında da Arnavutluk güçlü. Özellikle trilece’nin tazeliği ve hafifliği beni şaşırttı.

Restoranlar genellikle misafirperver ve samimi. Yerel halk, yeme içme konusunda size mutlaka önerilerde bulunuyor. Arnavutluk mutfağına dair bu deneyimimden sonra Balkanların sadece doğasıyla değil, sofralarıyla da etkileyici olduğunu söyleyebilirim.
Arnavutluk’a Ne Zaman Gidilir?
Arnavutluk’u ziyaret etmeyi düşünüyorsanız mevsim çok önemli. Ben yaz başında gitmeyi tercih ettim ve hava gerçekten harikaydı. Özellikle deniz kenarındaki bölgelerde sıcaklık tam kararındaydı. Deniz tatili planlayanlar için Mayıs sonu ile Eylül başı arası bence en ideal zaman. Kalabalıklar da henüz tam başlamamış oluyor. Eğer doğa yürüyüşleri ya da tarihi şehir gezileri önceliğinizse bahar ayları kesinlikle daha uygun.
Kış mevsimi ise Arnavutluk’un dağlık bölgelerinde farklı bir yüzünü gösteriyor. Kayak yapmak isterseniz kuzeydeki dağ kasabaları güzel alternatifler sunuyor ama kıyı şehirleri bu dönemde biraz sakin. Şehirlerarası ulaşım yılın her döneminde aktif ama kışın bazı köy yolları kapanabiliyor. Bu yüzden gitmeden önce rotanızı netleştirmeniz faydalı olur.
Benim gibi hem doğa hem deniz hem de kültür turizmini bir arada yapmak istiyorsanız en mantıklısı yazdan bir adım öncesi. Turistik yerler henüz kalabalığa boğulmamış oluyor, fiyatlar da daha makul seyrediyor. Havanın ne çok sıcak ne de serin olması seyahati oldukça keyifli hale getiriyor. Yani planınızı yaparken sadece takvime değil, yapmak istediğiniz aktivitelere göre zamanlamayı da iyi ayarlamanızı öneririm.
Arnavutluk Turu Nelere Dikkat Edilmeli?
Arnavutluk seyahatim boyunca bazı detayların ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Öncelikle yolculuğa çıkmadan önce ülke hakkında genel bir bilgi edinmek faydalı. Dil konusunda endişeniz olmasın çünkü genç nüfusun büyük kısmı İngilizce biliyor. Ama yine de birkaç temel Arnavutça kelime öğrenmek işinize yarar. Hem yerel halkla aranızda güzel bir bağ kuruyor hem de küçük yerlerde işinizi kolaylaştırıyor.
Ulaşım konusunda dikkat etmeniz gereken birkaç şey var. Toplu taşıma ağı şehir merkezlerinde yeterli ama kırsal bölgelere gitmek istiyorsanız araç kiralamak en mantıklısı. Yollar bazı bölgelerde dar ve virajlı, o yüzden dikkatli olmanızı öneririm. Trafik kuralları genel olarak esnek yaşanıyor, bu yüzden özellikle şehir içinde temkinli olmak gerekiyor.

Yeme içme konusunda ise mide hassasiyeti olanlar ilk günlerde dikkatli olmalı. Yerel lezzetler çok güzel ama malum yeni bir mutfak her bünyeye hemen uyum sağlamayabiliyor. Ayrıca, bazı bölgelerde kredi kartı geçmiyor. Yanınızda nakit bulundurmanız işinizi kolaylaştırır.
Günlük planınızı yaparken gezeceğiniz yerlerin çalışma saatlerini kontrol edin. Özellikle müzeler ve dini yapılar bazen beklenmedik saatlerde kapanabiliyor. Kültürel olarak ise Arnavutlar misafirperver ama saygıya çok önem veriyorlar. Bu yüzden kıyafet seçiminden konuşma tarzınıza kadar nazik olmanız önemli.
Son olarak da su tüketimine dikkat edin. Marketlerden kapalı su almak en sağlıklısı. Gezilecek yerler kadar sağlıklı ve sorunsuz bir tur geçirmeniz de önemli.
Arnavutluk Turu İçin Seyahat Önerilerim
Bu tur boyunca edindiğim tecrübeleri sizlerle paylaşmak istiyorum çünkü Arnavutluk, beklenmedik güzelliklerle dolu bir ülke. İlk önerim: gezilecek yerleri önceden planlayın ama plana esnek davranın. Arnavutluk turu boyunca karşınıza öyle yerler çıkıyor ki, bazen sadece bir sokakta yürümek bile planladığınızdan daha keyifli hale gelebiliyor. Bu yüzden her dakikayı programlamaktansa, biraz da anı yaşamaya odaklanmanızı tavsiye ederim.
Yanınıza rahat yürüyüş ayakkabıları almayı unutmayın. Özellikle Gjirokastër ve Berat gibi şehirler yokuşlu ve taş sokaklara sahip. Doğayı keşfetmek istiyorsanız Mavi Göz ve Butrint’te bol bol yürüyüş yapacaksınız. Bu nedenle hazırlıklı olmak şart. Güneş koruyucu krem ve şapka da çantanızda mutlaka bulunsun çünkü özellikle yaz aylarında güneş ciddi şekilde etkileyici oluyor.
İnternet erişimi kırsal alanlarda zayıf olabiliyor. Bu yüzden önceden haritaları indirmenizi öneririm. Ayrıca yerel pazarlardan alışveriş yaparak hem ekonomiye katkı sağlayabilir hem de otantik ürünler keşfedebilirsiniz. Kültürel açıdan açık fikirli olmak ve yerel halkla sohbet etmek seyahatinizi çok daha keyifli kılacaktır. Arnavutluk sadece tarihi ve doğasıyla değil, insanlarıyla da sizi etkiliyor.
Tüm bu detaylar ışığında söyleyebilirim ki Arnavutluk turu beklentimin çok üstünde bir deneyim sundu. Eğer yolunuz bu tarafa düşerse, bu öneriler eminim sizin de işinize yarayacak. Vizesiz Turlar konusunda yeni bir tecrübe kazanmayı istiyorsanız mutlaka Arnavutluk’u ziyaret etmelisiniz.
Diğer Vizesiz Turlar için hemen tıklayın!